|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
ŞAHSİYET - KİŞİLİK (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHISLAR:ZİŞAN, FEHİMAN, GÜZİN, FİKRET, RUKİYE, HAZAL, VİLDAN
(CADDEDELER)
Fikret:Rukiye abla,baksana şu vitrindeki bilekliğe.
Rukiye:Hangisi? Hıı gördüm,şu üçüncü sıradaki değil mi?
Fikret:Evet,nasıl Rukiye abla?
Rukiye:Çok güzel. Ne kadar zevklisin. Güzin ablan için mi beğendin,Fehiman ablan için mi?
Fikret:İkisi için de değil. Ben takmak istiyorum.
Rukiye:(Hafif şaşkın) Yaa,şey,sana almamı ister misin onu?
Fikret:(Gülerek içini çeker) İstemez olur muyum? Ama maalesef annem istemez,sizin almanızı da,benim takmamı da.
Rukiye:Neden istemesin ki?
Fikret:Bilmem,hiç hoşuna gitmiyor.
Rukiye:(Gülerek) Yoksa kızlara benzediğini mi düşünüyor?
Fikret:Evet,iyi tanımışsınız annemi.Ama Rukiye abla, annem haksız,herkes takıyor sonuçta. Bak bak şu ağabeye,boynunda da zincir var,kolunda da.
Rukiye:(Gülerek) Evet,gördüm. Benim çantamı da versem,omzuna taksa tamam olur yani.
Fikret: (Gülerek) Ya Rukiye abla,şimdi duyarsa görürsün.
Rukiye: ‘Affedersin kızım’ derim.
Fikret: (Gülerek) Neredeyse annemle aynısınız Rukiye abla.
Rukiye:Hadi canım,ben (bilgi yelpazesi.net) Rukiye,o Zişan.
Fikret:Bilirim,siz siz olmaktan başka şekilde anılmak istemezsiniz.
Rukiye:Yanlış mı yapıyorum?
Fikret:Yoo,bilmem. Ama o kadar da zararlı değil birine benzemek.
Rukiye:Sen kime benzemek isterdin mesela?
Fikret:Neo’ya. Onun gözlüklerinden almak istedim,annem ona da izin vermedi.
Rukiye:Geçen vitrinde göstermiştin,baştan aşağı karalar giymişti.O adam mı Çiyo?
Fikret:Yaa niye Çiyo diyorsunuz?
Rukiye:Özür özür. ‘Niye’ idi ismi değil mi?
Fikret: (İtirazcı)Rukiye abla!...
Rukiye:Ama Fikret,o kapkara adamın nesine özendin? İnsana karanlık güçleri hatırlatıyor.
Fikret:Üfff,ama nasıl güçlü ya,önemli olan o tarafı.
Rukiye:Ebu Cehil’de güçlüydü,Ebu Süfyan’da,Firavun,Karun…
Fikret:Yaa Rukiye abla,ne alakası var şimdi?
Rukiye:Yine özür,yanlışlık yaptım galiba. Peki George Bush’un var mı alakası? Veya babanın bahsettiği o köy eşkıyasının?
Fikret: (Heyecanlı) Silahı bir çekti mi herkes dize gelirmiş.
(EZAN SESİ)
Rukiye:Bizim o güçlere ihtiyacımız mı var? Biz ‘Allahu Ekberi’ duyduk mu dize geliriz.
Fikret: Rukiye abla şaşıyorum ya. Dünyanın her tarafında Müslümanlar aynı sesle namaza koşuyor. Üstelik onları zorlayanda yok.
Rukiye:Olmaz olur mu Fikret?İnanç kadar insanı yönlendiren,şahsiyetli kılan başka ne olabilir?
Fikret:Peki herkes niye öyle değil?
Rukiye:Fikret,herkes öyle olsa cennetlik olur.
Fikret: (Şakacı) Doğru ya,bu defa cehennemin hatırı kalır.
Rukiye:İşte geldik eve. Yoruldun mu hızlı yürüyünce?
Fikret:Yok canım,yine spor yaptırdınız bana. Haftaya öbür konferansa da birlikte gidelim Rukiye abla.
Rukiye:Tamam,inşallah. Böylesi çok zevkli oluyor.
(ZİL SESİ)
Fehiman:Nasıldı konferansınız? Beni ektiniz.
Rukiye:Kim dedi sana başına bu kadar iş çıkar diye Fehiman? Sen gelmedin diye ağlayacak değildik tabi. Konferansta çok güzeldi,neler öğrendik bir bilsen.
Fehiman:Oooo ben burada Hazal abladan,Vildan abladan daha çok şey öğrendim.
Rukiye:Bilirim canım.Bende çabucak geldim,bak burayı da kaçırmadım.
Fikret:Ne yazık ki ben bilekliği yine kaçırdım.
Güzin:Bu gidişle sen o bilekliği hiç yakalayamayacaksın.
Hazal:Ne bilekliği Fikret? İnşallah kendin için düşünmedin?
Fikret:İyi bildiniz Hazal teyze,başka kimin için düşünebilirdim ki?
Hazal: (Gülerek)Fikret,seni hiç bileklikli,zincirli düşünmemiştim.
Fikret:Niye canım,Sultan Selim küpe takıyor da,ben niye bileklik takamayacakmışım?
Güzin:Tabi ya,bir de burnuna hızma.
Fikret:Ablacığım,onu size takacağız. Ama önce kulağına bir iki küpe deliği daha açmalı.
Güzin:Tamam Fikretçiğim,bu ara saçlarını da hazırla sen,tokalarımı paylaşalım.
Fikret:Anneee…
Zişan:Yeter çocuklar. Fikret,hiç derse baktığın yok.
Fikret: (Üzgün)Tamam,gidiyorum. Anneciğim ben de çay içmeyecek miyim?
Zişan:Elbette canım. Ablan birazdan getirir.
|
(kapı sesi)
Vildan: Güzin,Fikret’i neden üzüyorsun. Bak ben de Onur’a bileklik aldım. Ne var sanki,şimdi herkes takıyor.
Güzin: (Gülerek)Vallahi onu Rukiye ablaya sorun. Ona göre biz herkes değilmişiz.
Vildan:Ne demek o?Neymişiz biz peki? Rukiye,ne diyor Güzin?
Rukiye:Güzin yine sıkıştı,benim üzerime atıyor. Ne dedim ki ben sana Güzin?
Güzin:Aa aa Rukiye abla,her zaman demez misiniz Müslüman farklı olandır diye?
Vildan:Nasıl bir fark?
Güzin:Ne bileyim. Bir Fadime bonesi taktım diye yapmadığı kalmadı. (Taklit ederek) Kııız Fadime.
(Gülüşün)
Vildan:Ayy onda ne varmış sanki? Üstelik sana nasıl yakışmıştı. Onun için mi takmıyorsun artık?
Güzin:Ayy daha nasıl takayım? Rukiye abla beni mahveder.
Rukiye:Güzin ne kadar abartıyorsun.
Rukiye:Ne abartması,az bile söyledim. Doğru söyle Rukiye abla,hele biraz daha takmaya devam etseydim bana taklitçi demez miydin?..
Rukiye:….
Güzin:Bak nasıl sesi çıkmıyor. Iııı daha sonra şöyle şahsiyet söylevleri falan vermez miydin?
Rukiye:Güziiin kendin sorup,sonra da kendin tasdikleme. Bana kalırsa bunların hepsini sen düşünmüşsün.
Hazal:Ama kızım ne yalan söyleyeyim,çok güzel düşünmüşsün.
Vildan: (İtirazcı) Ne kadar yanlış. İnsan kıyafetle mi,takıyla mı şahsiyet bulurmuş?
Hazal:Ya neyle bulur kızım? Baksana sokaklara kız,erkek ayırt edilmiyor.
Vildan:Çok faydası var bunun. Ben kıyafetlerimi eşimle birlikte giyiyorum. Zaten mağazalarda söylüyorlar; “Hanımefendi,bunu bay da,bayan da kullanabilir.”
Hazal: (Güler) Niyeyse bu ev hanımları erkeklerin kravatlarını kullanmıyorlar.
Vildan:Ne olmuş,onu da kullanırız. Eşime doğum gününde ben de bileklik alacağım. Beni kırmaz takar o.
Hazal: Hııı zaten şu eşleriniz sizi kırmayalı bakıyorum da iyice bir tuhaflaştılar. Önceden güvenirdik. Bir kızı gelin ettiler mi eşi onu hanım hanımcık ederdi.
Vildan:Hıh zaten onlar olmasa biz yanmıştık.
Hazal:Ne yanması kızım,yakmışsınız.Siz yakmışsınız.
Güzin:Nasılsın Vildan abla? Yine bana boneyi öneriyor musun?
Vildan: Ayy ayy ne bu be? Sağa baktın suç,sola baktın suç. Hiç insanı kendi haline bırakmıyorsunuz.
Hazal:Daha ne kadar kendi haline kalasın kızım? Şu saçlara bak. Bu yaşta ağartmışsın boyayla. Tövbe tövbe,eskiden Yahudiye benzememek için boyarlarmış.
Vildan: (Sinirli) Ayy şimdi de Yahudiye benzedim.
Hazal: Yook yok onlara da benzeyemezsin sen.
Zişan:Hazal,yine çok üstüne gittin.
Hazal:Tabi,kime ağzımı açsam suçlu çıkıyorum.
Fehiman:Gözünüzü yummadan açın ağzınız Hazal teyze.
Hazal:Nasıl yummayayım kızım,nasıl? Çok üzülüyorum hallerine… o yeğenlerimi bir görsen.
Fehiman:Görüyorum Hazal teyze. Ne olmuş ki?
Hazal:Ayy bir de soruyor musun? Hem gördün hem soruyorsun. İş kadınıymış bunlar. Toplumun değer yargıları çok önemliymiş,bu bir imaj meselesiymiş,ben anlayamıyormuşum onları. Ahh kızım ah,kendi değerleri kalmamış.
Zişan:Doğru,hep,başkaları ne der,şu görüntüm nasıl,şu kıyafet tarzıma uymaz….
Hazal:Yaa yaa İslam’a uymaz diyen yok.Müslüman desem Müslüman’ca değil,gavur desem gavur değil,ne köylü,ne kentli. Hele bir yürüyüşleri var…
Güzin: (Gülerek) Podyumda salınıyorlar.
Hazal:Beş beteri,bu ne biçim nesil olmuş? Geçen akraba günündeyiz. Bunların kılıklarını görünce canım sıkıldı,yüzüm asıldı. Bir baktım sigara kokuları geliyor. Evde bir erkek mi var diyeceğim,ama yok,baktım kenardan köşeden dumanlar çıkıyor.
Güzin: (Gülerek) amma cesaretlilermiş. Hem de sizin yanınızda ha?
Hazal:Allah’tan korkmayan benden mi korkacak? Çok kızdım,sordum hepsine tek tek, “Siz razı mısınız bu hallerden?”diye. hepsi kıvırıyor. Mertçe (bilgi yelpazesi.net) demiyorlar ki;bu Müslüman’a yakışmaz. Kıyafetlerin de iş yok,hareketlerin de hiç iş yok. Bir de üstelik gavura özeniyorlar. Yaa ben ne bileyim bunlar neyin nesi?
Fehiman:Hazal teyze,tevhit mücadelesi yapar gibisiniz.
Hazal:Sen de başla Fehiman. Kayırın onları.
Fehiman:Kayırmak değil de,yani…Bunlar toplumsal hastalıklar. Eh bir yere kadar korunabiliyorsunuz.
Hazal:Hay Allah senden razı olsun kızım. Ne güzel söyledin. Tabi ben bunlara hastasınız,mikrop kapmışsınız desem yine bana kızarlar.
Rukiye:Hazal abla siz kızıyorsunuz. Sakin olun biraz.
Hazal:Nasıl sakin olayım? Nereye baksam bu mikroplar.Yapamadım,yapamadım bağışıklık kazanamadım zorla değil ya.
Rukiye: (Güler) İyi iyi hiç olmazsa sizden eminiz.
Vildan:Hiçte değil. İnsanın her fikre açık olması gerekir, hoşgörü lazım,tercihlere saygılı olmalı.
Hazal:Biraz da Müslüman’ca olmalı. Şahsiyet lazım. Şahsiyetli adam taraf olur. Tarafını da kılığıyla, duruşuyla, yaşayışıyla belli eder.
|
>>>TIKLAYIN<<<
|