|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
SEDEF ÇİÇEĞİ (TİYATRO OYUNLARI, METİNLERİ, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, KISA TİYATRO OYUNLARI)
Karakterler:
Yaşlı kadın (70 yaşlarında)
Yaşlı Adam (70 yaşlarında)
Yargıç (Cübbesiyle)
Seyirciler (Konuşmazlar)
(Bir mahkeme salonu. Ortada yargıç, yargıcın karşında sağ ve sol tarafta yaşlı bir kadın ve adam davalı ve davacı olarak sandalyede oturuyorlar. Çapraz olarak yargıcın karşısında gazeteci ve dinleyici grubu var.)
Yargıç: Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?
Yaşlı Kadın: (Ayağa kalkarak) Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan...
Yargıç: Şikayetçi olduğunuz konuya gelin lütfen.
Yaşlı Kadın: Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok severdim... (Kocasını eliyle işaret eder.) O bilmez... 50 yıl önceydi.. O çiçeği büyük bir emekle büyüttüm. Yavrumuz olmadı. Onu yavrum bildim. Onunla konuşur, dertleşirdim. Derken o kara gün geldi çattı.
Yargıç: Hangi kara gün?
Yaşlı Kadın: Bir gün canım çiçek kurumaya başladı.O zaman adak adadım. Tek çiçeğim solmasın, onu her gece yarısı bir tas suyla sulayacağım diye, kendi kendime yemin ettim.
Yargıç: Dileğiniz gerçekleşti mi?
Yaşlı Kadın: Evet. Ölmek üzere olan çiçeğim yeniden canlandı, serpildi. Bende yeminimi tuttum. Onu her gece yarısı suladım.
Yargıç: Bu ne kadar sürdü?
|
Yaşlı Kadın: Tam 50 yıl. Ve bu adam 50 yıl boyunca; bir günde” ben kalkıp şu çiçeği suluyayım” demedi. Ama ben hiç aksatmadım. Taa ki geçen geceye kadar... O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Sulayamadım. (Eliyle gösterir) Bu adam o gün dahi kalkıp çiçeği sulamadı. Ben, böyle bir adamla nasıl 50 yıl geçirdim anlamıyorum. Ona ben; hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Yapmadı. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim. Boşanmak istiyorum.
Yargıç: Bu suçlamalara ne diyeceksiniz beyefendi.
Yaşlı Adam: (Ayağa kalkar) Birazdan söyleyeceklerimi mecbur kalmasaydım asla söylemezdim.
Yargıç: İsterseniz söylemeyebilirsiniz.
Yaşlı Adam: Hayır, artık zamanı geldi. Yoksa hayattaki en değerli varlığımı yitireceğim.
Yargıç: Siz bilirsiniz.
Yaşlı Adam: Anlatayım. Askerliğimi cumhurbaşkanlığı köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin görkemli görünümü için çok emek verdim.
Karımı, Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefl çiçeğini de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. Evliliğimizin üçüncü yılında boyun ağrısı nedeniyle karımı hastaneye götürdüm. Kireçlenme teşhisi kondu. Doktor ; “çok uzun süre uyanmadan yatarsa, boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir “dedi . Her gece uykusunu bölüp (bilgi yelpazesi.net) uyansın, gezinsin diye ekledi. Doktoru pek dinlemedi bizim hatun... Lafım da geçmedi... Boyun ağrısı da artmaya başladı. O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: „ Her gece yarısı çiçek sularsan geçer”, dedim. Adak dilettim... Ve her gece onu uyandırdım. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..." Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdakı suyu boşalttım. Sedef çiçeği , gece sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım Uyandıramadım... Kadınımın boynu yine azacak diye endişelendim. Suçlandım...Sesimi çıkartamadım...
Yaşlı Kadın: Latif, neden söylemedin?
Yaşlı Adam: Söylersem sulamaktan vazgeçebilirdin.
Yargıç: Bu hepimize ders olmalı. Her zaman Sevgide cömert, sevdiklerimizi kırmada oldukca cimri olalım.
|
|