|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
SILADAN CEPHEYE, CEPHEDEN SILAYA (ÇANAKKALE PİYES) (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, METİNLER)
Fondan Çanakkale türküsü,ara sıra at kişnemeleri ve top sesleri verilir,sahne ikiye bölünmüş durumdadır.Bir bölümde somya, tahta sandalye ve masa, duvarda mavzer,kılıç ve Kuran-ı Kerim vardır.
Yaşlı bir baba ( Sol kolu yok) somyada düşünceli bir şekilde oturur,somyanın bir ucunda anne normal Anadolu giyimli başında namaz örtüsü vardır.Somyanın önünde evin kızı elindeki işiyle meşgul olmaya çalışır.
- Sultan Kadın: Gözün galır gızım, biraz dinlensen olmazmı? görende sanki düğüncüsü kapıya geldi, gulakları aç benim söylediklerimi duyuyon mu,hasbinAllahu veniğmelvekil gız duymadın mı? Sen eve bir süpürge çalda ben bi dönüp su getireyim.
- Elif Kız: Asker yolu beklerimde
Günleri saya saya
Sen git kardeş askere de
Ben yolunu beklerim
Çemberimde gül oya
Gülmedim doya doya
Sen git kardeş askere de
Ben sılayı beklerim
- Hasan Efe: Elif, ne yanık bir türkü
- Elif kız: Hayır ola Hasan.nerden çıktın sen? Hayır mı şer mi? Yoksa…
- Hasan Efe: Korkma Elif bu ne Telaş
- Elif Kız: Yoksa askerden mi gaçtın?
- Hasan Efe: Sizleri özledim şöyle köyü kolaçan edeyim dedim.
- Elif Kız :Göyde gim galdı ki görmeye geldin.
- Hasan Efe: Sen varsın ya gerisi bana ne.
- Elif Kız:Unutalım bunları şimdi Vatan tehlikede iken böyle duygular nerden geldi aklına
- Hasan Efe: Bostan beklediğimiz,bir gün kelek gırdığımız, mısır közlediğimiz,salıncak yaptığımız, ısırgan otuyla birbirimizi govaladığımızı unuttun mu?
- Elif Kız: Bunları gonuşmak için mi geldin? Gaçdım düşmandan desene, gaçak, gorgak insanlarla benim gonuşacak anılarım yok.
- Hasan Efe: Ben ne gorkağım nede gaçak.
- Elif Kız: Bal gibide gaçaksın, ben adamı gözünden tanırım. (Hırsla) git de rahmetlik Çöp Hüseyin’in mezarını ziyaret et. (Hüzünle). Kara kara vicdanlıların, koca koca hain ellerin boğazımızı sıkmakta. İşte milletime gıyan o hain ellerdir. O caniler şimdiye kadar nice insanımızın ganına girdiler. Ya sen ne yapıyorsun? Vatan düşman çizmesi altında ezim ezim ezilirken, sen galkmış sevdadan bahsediyorsun.
- Hasan Efe: Hani beni seviyordun.
- Elif Kız: Beni iyi tanıyamamışsın Hasan. Daha doğrusu Türk kadınını tanımaktan acizsin. Ben Türk gızıyam Hasan. Seni değil önce vatanı seviyorum. Vatan varsa sen, vatan varsa ben varım. Vatansız bir millet uşak olur Hasanım. Ne duruyon, razıysan uşaklığa gir samanlığa. Ardından da sürgüle gapıyı. Kimse görmesin. Bu gutsal topraklar mukaddes namusumuz beş paralık olurken. (Diz çöker , ağlar) Nasıl gaçarsın Allah aşkına. Bayrağımız öksüz,Sancağımız öksüz, şairimiz öksüz, istiklalimiz tehlikede iken nasıl gaçarsın Allah aşkına.
- Hasan Efe: (Diz üstü çöker) Sus Allah aşkına. Beni yüreksiz, beni vatansız mı sanıyon? Ben bu vatanın beşiğinde büyümedim mi? Ninniler mi söylenmedi benim için. Niye gahredersin beni?
- Sultan Kadın: Ne ola Hasan? Ne gezersin bu evde.
- Hasan Efe: Göyü yoklayım demiştim.
- Sultan Kadın: Helkileri içeri götür Elif. Göyü yoklayayım demiş. Ne de gözel bir cevap. Zanettim köyü arap aldı. Seni gibi dalgabaz.
- Hasan efe: Kulu kölesi olduğum Sultan Ana. Yeter benim utandığım. Benim kahrolduğum bana yetmez mi sanıyon? Keşke daş olsaydım da bu hallere düşmeseydim.
- Sultan Kadın: Daş olsaymış. Allah daş eder de seni vatan hainlerinin başına mezar daşı diye dikerik. (Tüfeği alır. Hasan Efe’ye doğrultur.) Şimdi söyle bakıyım neye gaçtın askerden. Düşman geçilir mi leyn? Söylesene galleş Hasan. Seni de ben vuracam. Heç olmasa tüfeğimin pası açılır. Hadi anlat neye gaçtın askerden?
- Hasan Efe: Yalvarırım Sultan Ana. Bi kere şeytana uydum. İsyancılarla bir oldum.
|
- Elif Kız: (Şaşkın) Ne yapıyon Ana. Çıldırdın mı sen?
- Sultan Kadın: Sen garışma gız. Devam et anlatmaya Hasan.
- Hasan Efe: Bir aydır Ayrancı oğullarıyla baskınlara katıldım. Emme pişmanım. Pişman olmasam gelir miydim? Daha dün çeteler dört askerimizi gurşuna dizdiler. Beş köylüyü boğazla ipe çektiler. Gözlerimle gördüm. Düşündüm ki onlar da Türk, aynı vatanda doğan, aynı bayrak altında toplanan, aynı soydan gelen insanlar .Aynı kaderi paylaşan, aynı toprakta şehitleri olan insanlar. Yanlış yolda olduğumu anladım ve gaçtım. Şimdi Çanakkale’ye gidecem.
- Halil Emmi: (Şaşkın) Ne ola hatun? Gören de evde harp var beller. Hasan sen askerde değil miydin.
- Sultan Kadın: Asker kaçağından asker mi olur?
- Halil emmi: Doğru mu Hasan? Neden Hasan? Babayın kemiklerini sızlatmak için mi gaçtın? Rahmetlikle on beş yıl askerlik ettik de elbise soyunmadık. Sen o babayın evladı değil misin? (Ağlamaklı) Sen şehit oğlusun Hasan. Çöp Üseyin kefensiz yatmakta. Bir şafak vaktiydi. Ruslara karşı savaşıyordu. Babanla ben top sesinin geldiği tarafa doğru mevziden çıktık. İşte o anda bir şarapnel parçası babanı şehit etti. Ben o çıkışla geriye dönüp bakamadım bile. Bir de ne göreyim. O bölgenin genci, ihtiyarı, orta yaşlısı, kiminin elinde tüfek, kiminin elinde tek tabanca, kiminde balta, kiminde kazma mevzilerinin dışına fırlamışlar… Akın akın Allah sesleri, Allahu ekber tekbirleriyle yeleli arslanlar gibi düşman üzerine gidiyorlardı. İşte Hasan, sen bu gazilerin bu şehitlerin evladısın. Şehit babanın intikamını nasıl unutursun.
- (Dışarıdan Sultan ana, Halil Emmi sesleri gelmektedir. Elif sesleri duyunca dışarıya çıkar. Biraz sonra elif heyecanla elinde bir mektup ile içeri girer.)
- Elif Kız: Canım ağabeyim.
- Sultan Kadın: Oku hele gızım. Acele aç.
- (Mektup fondan ağabeyi tarafından okunur. Sahnenin bir bölümünde savaşta ağabeyinin ölümü canlandırılır.)
CANIM ANAM
Senden aylardır uzaktayım.İnsanın yaşı kaç olursa olsun ana kucağının özlemi hiç bitmiyor,tükenmiyor.İnsan anası için çocuk olduğunu hiç unutmuyor,canım anam.
Dört yanımızdan yerden gökten ateş kan ve ölüm yağdırıyor düşman.İnatla toprağımızı çizmesiyle kirletmeye uğraşıyor.Analarımızı boynu bükük koymak için saldırıyorlar.Nice canlar verdik bu topraklar için anacığım,yine vereceğiz.Vatanımızı kirletmeyeceğiz.
Bir emir erim vardı anacığım,daha düne kadar.”vardı” demeye dilim varmayacak kadar çok seviyordum kendisini.Saatler süren bir çarpışmadan sonra patlayan bombalardan şekli değişen bir tepeyi ele geçirmiş,gururla yerleşmeye çalışıyorduk.Yanıma geldi ve metal bir tas uzattı bana ”Kumandanım” dedi.”Buyur çay iç.” Hayretle baktım yüzüne “Sadık” dedim,”çayı nerden buldun? Millet içmeye su bulamıyor !” muzip muzip güldü “buradan kovduklarımızdan kadı. ‘yorulmuşlardır bari yorgunluk çayı bırakalım da dinlenirken içsinler’ demişler Kumandanım”, diye cevap verdi.Cebinden bir mektup çıkardı.Zarf çamur içindeydi.”Ne o Sadık, birde mektup mu bırakmışlar” diye takıldım.”yok kumandanım, Yavuklum göndermiş , iki gündür fırsat bulup da okuyamadım” dedi. Oturabileceği bir taş aradı, oturdu. Zarftan çıkardığı küçük bir tutam saçı avucunda saklayarak kokladı.Göğsüne koydu.Gözlerinin dolduğunu hissettim.Mektubu heyecanla salladı: “Kumandanım, bakın oğlumun eli!” kağıda çocuğun elini koyup etrafını çizmişler.Çocuğun elini gerçekten görmüş gibi heyecanla kağıdı ağzına götürüp öpmek istedi.Utandı.Mektubu alıp daha ilerde okumaya niyetlendi.Bir kaç adım atmıştı ki bir patlama ve toz toprak içinde Sadık kayboldu.Düşmanın kaçarken toprağa gömdüğü mayına basmıştı.Başucuna çöktüm.Elimi tutup doğrulmak istedi.Mektubu diğer elinde sıkı sıkı tutuyordu.” Kumandanım… oğlum… “ dedi, başı yana düştü !
On binlercemiz gibi Sadık ta verdi canın seve seve.Yarınlarımız için, mektuplarda ellerini tutabildiğiniz çocuklarımızın yarınları için öldüler.
Canım Anam,
Sana mektubu hastaneden yazıyorum. Sakın hemen telaşlanma.Patlama sırasında çok hafif yaralandım.İki güne kadar yeniden cephede olacağım.Üzülme dedim ya, bırak yaralanmayı şehit dahi olsam bundan kıvanç duyacağına eminim.Her Türk anası gibi şehit evlada sahip olmaktan (bilgi yelpazesi. com) gururlanacağını biliyorum.Biliyorum da her ana gibi yüreğinin pır pır ettiğini, yanımda olup da “evladım!” diye bağrına basmak istediğini de biliyorum.
Canım Anam,Her yaşta ana kucağı özlemi duyulur demiştim ya, şimdi nasıl isterdim sana çocuklanmayı, nazlanmayı.Topların,şarapnellerin eğemediği başımı senin o öpülesi ellerinin okşamasını nasıl isterdim anacığım.Cephe özlemi çekiyorum.Askerlerimi, Kumandanlarımı özledim. Elimden gelse, bıraksalar hemen şimdi çıkacağım bu hastaneden. Anadolu’ nun bütün anaları, babaları, bütün evlatları için gitmek istiyorum cepheye.
Sana tekrar ne zaman yazabilirim bilemiyorum.Babam , Elif Kız, köyüm, hepiniz burnumda tütüyorsunuz.İnşAllah çok yakında düşman çizmesini bu topraklardan tamamen söküp atacağız.İşte o zaman döneceğim yanına, ellerini doya doya öpeceğim canım anam.
Hepiniz sağlıcakla kalın.
Oğlun Hasan Ethem
Not: Yedek Subay adayı Ethem, gönüllü olarak katıldığı Çanakkalr savaşında buı mektubu yazdıktan sonra şehitlik mertebesine yükselmiştir.
- Dikkat çekilerek ,istiklal marşı okunur.
SON
|
|