|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
ZAN (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHISLAR: ORHAN,ZİŞAN,FEHİMAN,GÜZİN,FİKRET,VİLDAN.
Vildan: Biliyorum Zişan Abla beni istemiyor. Ağzımla kuş tutsam yaranamıyorum ona.
Zişan: Niye,hangi iyiliği yaptın da karşılığını görmedin?
Vildan: Ne yapmıyorum ki. Ama niye sevmedi beni anlayamadım. Zaten bende ona yüz vermiyorum.
Fehiman: Sana öyle geliyor Vildan Abla,gelininizde iyi bir hanım.
Vildan: Ayy onun neresi iyi,sen öyle göründüğüne bakma. Saman altından su yürütür.
Fehiman:Bu zor bir iş,nasıl beceriyor?
Vildan: Ooo bu işlerde üstüne yoktur. Öyle filmler çevirir ki.
Fehiman:Yani ne yapıyor Vildan Abla? Üstelik seni de çok seviyor.
Vildan:Yaa ne ustadır o,öyle görünür. Herkese de kendini sevdirir ama kendi hiç sevmez.
Zişan: Nereden biliyorsun?
Vildan: Öyle zannediyorum.
Fehiman:Demek Vildan Abla sen görünmeyeni de biliyorsun.
Zişan: Ya da kalplerdekini okuyorsun.
Vildan:Alay etme Zişan Abla.
Zişan: Alay etmiyorum Vildan,düşünesin diye söyledim. Bu aranızda zamanla çekişme yaratır.
Vildan:Yaratıyor zaten,ne yapsa bana batıyor. O da bunun farkında.
Zişan:Ve sana mukabele edip tavır alıyor.
Vildan: Yok yok o öyle yaman,öyle sinsi ki. Hele başkalarının yanında bir davranışı var,sanırlar melek.
Zişan: Aslında şeytana mı benziyor? Aşırıya gidiyorsun Vildan. Anlarım insansın,kusurların olunur. Ama bizim için çizilmiş sınırlar var,o sınırları (bilgi yelpazesi.net) zorlama. Zanla hareket edersen günah olur.
Fehiman: Müslüman’a yakışan hüsnü zandır.
Zişan: Eğer sana aşikarca saygısızlık,kabalık yapmıyorsa,üstelik seni sevdiğine inandırmaya çalışıyorsa, başka bir şey araman yakışır mı?
Vildan: Ay “Fesatlık olur.” dersin diye korktum.
Zişan: (Şefkatli) Yok canım,o kadar da değil. Ama bu konuda biraz daha insaflı davranabilirsin. Aksi halde su-i zanlarınla hükme geçip,en yakın akrabanızla aranı bozabilirsin ki,bütün vebali sana ait olur o zaman.
Fehiman:Ya gördün mü? İş ciddi Vildan Abla. Hadi,onu biraz daha anlamaya çalış. Zanlarınla tavırlarınla yorulmuş o hanım.
(FON)
Güzin: Anne bir bilsen,Güler o kadar kötü bir duruma düştü ki. Sadece ağlıyordu.
Zişan: Yazık,doğru olabilir mi acaba Güzin?
Güzin: Hiç sanmam.
Fehiman:Peki koca sınıfta neden Güler’e yakıştırdılar bu hırsızlığı?
Güzin: Ya o her zaman “Cep telefonu alacağım.” diyor. Tabi bunu herkeste biliyor. O günde lafı olmuştu, o esnada Esra cep telefonunu getirip; “Bak telefonuma” deyince Güler heyecanlandı. “Ay benim istediğimden,hii ne kadar şanslısın.” diye de söyledi ama çok iyi niyetli “Güle güle kullan.” dedi.
Fehiman: Demek buna rağmen onun çaldığını sandılar.
Güzin: Evet abla,işin ilginç yanı en yakın arkadaşları bile inanır göründüler. Güler sadece ağlıyordu, yıkıldı.
Zişan: Sen ne yaptın?
Güzin: Ne yapabilirim ki? “Nereden biliyorsunuz Güler’in aldığını,bu nasıl bir şey,hiç Güler yapar mı?” diyecek oldum, “Öyle sanıyoruz” diye kestirip attılar. Ayy anne ne olacak? Doğru disipline gider.
Fehiman: Allah’tan ki araya hafta sonu girdi.
Güzin: Hıı dua ette bu arada bulunsun abla. Bir de demezler mi; “Acaba Elif’in yüzüğünü de mi o almıştı?” “Evet Saniye’nin kaybolan kasetleri...” diye tüm kayıpları saymaya başladılar.Deliye döndüm anne.
Zişan: Keşke o an Ayeti Kerimeyi hatırlasaydın. “İşittiklerinde,bu yalandır demeleri gerekmez miydi?”
Güzin: Hiç aklıma gelmedi. Herkes öyle davranınca, “Acaba ben mi yanılıyorum” diye şüpheye düştüm.
Fehiman:Böylesi anlarda,iyi bir Müslüman olarak varlığını unutma Güzin. Müslümanlar hüsnü zanla sorumlu.
Güzin: Haklısın da abla,Güler’de hatalı biraz. Sürekli dilinde telefon,ikide bir “Gösterme,bak çalarım” diye şaka yapıyor.
Fehiman: Bir defa da şakada ileri gidip birisininkini saklamıştı değil mi?
Güzin: Evet ya çok anlamsız.
Fehiman:Sana öyle geliyor. Bak arkadaşlarına çok anlamlı gelmiş. Hırsızı hemen arayıp,damgayı yapıştırıvermişler.
Güzin: İnşallah bir daha böyle şakalar yapmaz.
Fehiman: İnşallah,davranışlarımızda öyle hassas olmamız gerekiyor ki,cahiller bir kötülük yakıştırmak istedikleri zaman yakışmasın bize.
(FON)
Orhan:Off kapatın televizyonu Güzin,şu iğrençliklerden nefret ediyorum.
Zişan: Sen mi,ben mi Orhan? Ne kadar müptezel bir nesil yetişmiş.
|
Orhan: Bir de biz de Müslümanız demezler mi?
Güzin: Ne yapsınlar baba,onlarda öyle Müslüman.
Orhan:Öyle Müslüman mı olur Güzin?
Güzin:Niye olmasın? Sadece günahkarlar. Demez misiniz; “Günah Müslüman için.”
Orhan:Doğru,günah Müslüman için ama bunların ki aşikare fısk fücur.
Güzin:Öyle göründüklerine bakmamak lazım. Belki kalpleri temizdir.
Orhan: (Alaylı) Hıh her kalbi pisin en büyük özelliği kalbim temiz demesi.
Güzin: Babacığım lütfen,inanmak zorundasınız. Demiyor musunuz; “Müslüman Müslümanda hoşlanmadığı bir şey görürse hüsnü zan eder.” Müslüman’ım derlerse inanacağız. Gördüğümüz,dışa yansıyan davranışlarını da hüsnü zanla hayra yoracağız.
Zişan: O kadarda değil Güzin Hanım.
Orhan: Kızım bunlar hem fısk içinde hem de övünerek günahlarını açığa çıkarıp günahlarının reklamını yapıyorlar. Hiç Müslüman günahını açığa çıkarır mı?
Zişan: Aman Orhan,o kadar hassas olsalar öyle büyük günahları açıktan işlemezler zaten.
Orhan: Onu Güzin Hanıma söyle. Hüsnü zanmış. Haya imandandır. Hayası olmayanın imanı olmaz.
Zişan:Abisi,onlar öyle görünüyor.
Orhan: Hee he ablası....Neyse bunları bırakın hele. Söz zandan açılmışken size anlatayım biraz.
Güzin: Hep anlatıyorsunuz ya babacığım,hadi yine anlatın bakalım... Ama önce bir dakika,anneciğim size Güler’den haber vermeyi unuttum. Esra’nın telefonu kursun lavabosunda bulunmuş. Esra abdeste girdiğinde telefonunu orada unutmuş.
Zişan: Çok sevindim. Güler’in gözleri aydın. Evet Orhan Bey,siz buyurun.
(FİKRET GÜRÜLTÜYLE GİRER ODAYA)
Fikret:İyaaaayt,geçin karşıma...Akşam akşam oturmayın ya.
Orhan:Dur Fikret oyunbozanlık yapma. Çok önemli bir meselede konuşuyoruz.
Fikret:Bu daha önemli baba,kalkın hadi.
Orhan: Dur ya Fikret,çok önemli dedim ya.
Fikret: (Meraklı) Ne konuşuyordunuz?
Orhan: Hani biz öğrenmeyi severiz,sürekli yeni bilgiler edinmeye çalışırız. Bir şey hakkında şüpheye düşersek araştırıp doğrusunu öğreniriz.
Güzin: Hıı tamam,özetleyin lütfen baba,yani ilim ediniriz.
Orhan: Ya her şey ilim olur mu?
Güzin: Aaa ya ne olur baba?
Orhan: Bilgi olur,malumat olur,zan olur.
Fikret:İlim niye olmazmış? O zaman biz beşikten mezara kadar kilim mi dokuyoruz?
Orhan:Seni bilmem ama çoğu kilim dokuyor.
Güzin:Zannetmem baba,bana kalırsa ilim.
Orhan: O senin zannın,zaten zan ilimden bir şey ifade etmez.
Fikret:Hadi baba,lütfen özetler misiniz? Benim dersim var.
Orhan: Bitiyor. Söyleyeceğim şey,ilim kesin olandır.Yani mesela vahiy eksenli olan.
Güzin:Aaa baba şimdi ben tıp ilmine vakıf olamam mı?
Orhan:Tıbbi bilgilerle,malumatlarla tahsil yapabilirsin ama biliyorsun,tıp bir zaman doğru dediğine bir zaman sonra yanlış (bilgi yelpazesi.net) diyebiliyor.
Güzin: Hıı anladım,yani vahyi öğreti Hz. Adem’den bu güne değişmedi. Onun için ilmin aslı odur.
Orhan: Ya evet,tevhit esası üzerine bina edilmiştir.
Fikret: Ben de sanıyorum ki herkes gittiği okulda ilim ediniyor.
Orhan:O senin zannın Fikret,yani hüsnü zannın. Zan ise ilimden bir şey ifade etmez. Açık nass gerek.
Fikret: Anladım,peki babacığım,şimdi bir sağ kroşe,aparkart,bir thaı kıck,bir mıdırı kıck arka arkaya çektiğim zaman,bunu gözle görüp,derinden acısını da duyduğunuz zaman,buna yine de zan diyebilir misiniz? Şimdi başlıyoruz derse.... İyaaayt.
(VURMA SESLERİ)
Güzin: (Telaşlı) Fikret dur,önce babam test etsin ilim mi zan mı?
Orhan: Allahu Ekber....
Güzin: (Gülerek) Fikret sanırım babam namazla meşgul. Ders saatini ileriye alsak nasıl olur?
Fikret: Sanıyorum mesele yok,nasılsa ilimden değil. Geç karşıma....Kaçma,kaçma,bak bak şu davul kıck bir al bakalım. (KAPI ÇARPARAK KAPANIR) İyaaaayt.........
|
>>>TIKLAYIN<<<
|