|
hayatın içinden bilgiler > isimler sözlüğü, isimler ve anlamları > bayan isimleri ve bayan isimlerinin anlamları
N HARFİ İLE BAŞLAYAN BAYAN İSİMLERİ VE BAYAN İSİMLERİNİN ANLAMLARI (İSİMLER SÖZLÜĞÜ)
NABİA: (AR) Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan.
NABİYE: (AR) Ulu, şerefli kimse. Sonradan şair olan kimse. Haberci, haber veren.
NACİYE: (AR) (Necat bulan) Kurtulan, selamete kavuşan. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.
NADAN: (FAR) Kaba, dobra.
NADİDE: (FAR) Görülmemiş görülmedik. Pek seyrek bulunan, çok değerli.
NADİME: (AR) Pişmanlık duyan, pişman. Tövbe eden.
NÂDİRE: (AR) Seyrek, az, ender bulunur.
NADİYE: (AR) (Nida eden) Haykıran, çağıran. Toplantı, meclis.
NAFIA (Ar.) Bayındırlık, bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmaların tümü.
NAFİA (Ar.) Yararlı, faydalı.
NAFİLE: (AR) Mal, ganimet, ihsan bağış.
NAFİZE: (AR) Delen, delip geçen. İçeriye giren, işleyen. Tesir eden, sözü geçen. NAGEHAN: (FAR) Ansızın, birdenbire.
NAĞME: (AR) Ahenk güzel ses.
NAHİDE: (FAR) Venüs (zühre) gezegeni. (Arapça'da) Yeni yetişen kız.
NAHİRE: (AR) Ayın ilk günü ya da son gecesi.
NAİBE: (AR) Vekil, birinin yerine geçen.
NAİLE: (AR) Muradına eren, ermiş, ele geçiren.
NAİME: (AR) Güzel zarif kadın. Nazlı büyütülmüş kadın.
NAİRE: (AR) Ateş, alev, sıcaklık.
NAKİBE: (AR) İnsan ruhu. Akıl.
NAKŞİDİL: (AR) Gönül resmi, gönül süsü.
NALAN: (FAR) İnleyen, inleyici, ağlayan, feryad eden.
NALE: (FAR) İnleme, inilti.
NALEZEN: (FAR) İnleyen, inildeyen.
NAME: (FAR) Sevgiliye ve aşka ait yazılmış mektup. Mektup. Kitap, dergi.
NAMİYE: (AR) Olma, yerden bitme kuvvetli, gelişme yetişme.
NARDAN: (FAR) Nar taneleri. Gözyaşı damlaları.
NARDANE: (FAR) Nar tanesi.
NARDİN: (FAR) Bir çeşit sümbül.
|
NARGÜL: (FAR) Ateş renginde, kırmızı gül.
NARİN: (FAR) İnce, zarif yapılı, nazik. Zayıf çelimsiz.
NARİYE: (AR) Ateşle ilgili, cin peri.
NASIHA: (AR) Nasihat eden, öğüt veren.
NASİBE: (AR) Dikili taş. Yollara nişan için dikilen taş.
NAŞİDE: (AR) Şiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.
NAZ: (FAR) Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık cilve, işve. Bir şeyi beğenmiyormuş gibi gözükme. Şımarıklık.
NAZAN: (FAR) Nazlı.
NAZENDE: (FAR) Naz edici, nazlı, hoş edalı.
NAZENİN: (FAR) Cilveli, oynak. Çok nazlı yetiştirilmiş, şımarık. Narin ince yapılı.
NAZIDİL: (FAR) Gönül nazı, gönül cilvesi.
NAZIME: (AR) Tanzim eden, düzenleyen. Sıra sıra, dizi dizi olan şey.
NAZİFE: (AR) Temiz, pak, nazik, zarif ve şık giyimli.
NAZİK: (FAR) İnce, narin. Terbiyeli, saygılı. Güzel zarif.
NAZİLE: (AR) Yukardan aşağıya inen. Bir yere konan, bir yerde konaklayan.
NAZİRE: (AR) Örnek karşılık. Manzum eserde ayrı vezin ve kafiyede benzer olma hali.
NAZLAN: (TR) Kendini beğendir, nazlı ol.
NAZLI: (TR) Naz yapan, kendini ağıra satan. Değer verilen sevgili.
NAZLIGÜL: (TR) Nazlı-Gül
NAZLIHAN: (TR) Nazlı- Han
NAZMİYE: (AR) Dizme, tertib etme, sıraya koyma. Sıra, tertip. Vezinli, kafiyeli söz.
NEBA: (AR) Haber.
NEBAHAT: (AR) Şan, şeref, onur. Şan, şeref sahibi.
NEBALET: (AR) . Zekilik. Büyüklük, ululuk. Cömertlik.
NEBİHE: (AR) Namlı, şerefli.
NEBİLE: (AR) Yüksek meziyet ve onur sahibi. Akıllı, anlayışlı. Bilgili, faziletli.
NECEF: (AR) Yüksek, sırt tepe, tümsek.
NECİBE: (AR) Soyu sopu temiz pak olan kimse. Asilzade, kıymetli, üstün. Güzel ahlak sahibi.
NECİLE: (AR) Soylu, soyu sopu temiz, kişizade. Asıl.
NECLA: (AR) Çocuk, evlat. Kuşak, soy, nesil.
NECMİYE: (AR) Yıldızla ilgili.
NECVE: (AR) Tümsek ve yüksek yer.
NEDA: (AR) Çiğ, nem rutubet, (bkz. Şebnem).
NEDİME: (AR) Zengin veya itibarlı bir kadının arkadaşı. Saray hayatında Sultan hanımlarının yardımcıları.
NEDRET: (AR) Azlık, seyreklik, az bulunurluk.
NEFASET: (AR) Nefislik, nefis olma hali. Kıymetlilik.
NEFİS: (AR) Çok hoş, hoşa giden, beğenilen.
NEFİSE: (AR) Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel, çok beğenilen.
NERGİS:(FAR) Nergisgillerden çiçekleri ayrı veya bir köksap üzerinde şemsiye vaziyetinde bulunan ve beyaz san nevilesi de olan bir süs çiçeği.
NERHAN: (FAR-TR) Yiğit Han, Yiğit Sultan.
NERİM: (FAR) Pehlivan, yiğit, bahadır.
NERİMAN: (FAR) Yiğit, güçlü kuvvetli.
NERMİN: (FAR) Yumuşak.
NESİBE: (AR) Soylu, soyu temiz baba.
NESİL: (AR) Aynı çağda yaşayan, hemen hemen aynı yaşta olanların tümü, kuşak.
NESİME: (AR) Hafif rüzgar. Hoş, mülayim insan.
NESLİ: (AR) Nesle ait, soya ait.
NESLİN: (AR) Senin soyun, senin neslin.
NESLİGÜL: (AR-FAR) Gül soyu, gül gibi güzel soydan gelen.
NESLİHAN: (AR-FAR) Han nesline ait, hanın soyundan.
NESLİŞAH: (AR-FAR) Şah soyundan gelen.
NESRİN: (FAR) Yaban gülü Ağustos gülü.
NEŞE: (AR) Neşe keyif, sevinç. Az sarhoşluk, çakırkeyif.
NEŞECAN: (AR-TR) Canın neşesi, mutluluğu.
NEŞEGÜL: (AR-FAR) (bkz. Neşe).
NEŞENUR: (AR) Işık saçan neşe, sevinç. (bkz. Neşe).
NEŞEVER: (AR-TR) Çok neşeli.
NEŞİDE: (AR) Manzum şiir. Atasözü derecesinde kullanılan meşhur beyit veya mısra. NEŞVE: (AR) Sevinç.
NEVA: (FAR) Ses, şada, makam, ahenk, name. Refah, zenginlik. Güç, kudret. Doğu müziğinde bir makam.
NEVAL: (AR) Talih, kısmet. Bahşiş, bağış.
NEVBAHAR: (FAR) İlkbahar. Yeni bahar.
NEVBAHT: (FAR-AR) Yeni şansı açılmış, şansı açık.
NEVBAR: (FAR) Genç kız. Turfanda çıkan meyve ve çiçek.
NEVBARE: (FAR) Turfanda yemiş. Taze yeşillik.
NEVEDA: (FAR) Yeni tavır, yeni eda. "Nev" ve "eda" kelimelerinden birleşik isim. NEVESER: (FAR) Türk müziğinde birleşik bir makam.
NEVGÜL: (FAR) Yeni açılmış gül.
NEVHAYAT: (FAR-AR) Yeni hayat, yeni yaşam.
NEVİDE: (AR) İyi, sevinçli haber.
NEVİN: (FAR) Yepyeni, yeni şey, yeni olan.
NEVİNUR: (FAR) Renk ışık.
NEVİR: (AR) Parlaklık. Ağaç çiçeği.
NEVNİHAL: (FAR) Taze fidan, ağacın taze sürgünü.
NEVRA: (AR) Işıklı olma, parlaklık. Çiçek, özellikle beyaz çiçek.
NEVRED: (FAR) Gezen, dolaşan, yol alan.
NEVRES: (FAR) Yeni yetişen, yeni biten.
NEVRESTE: (FAR) (bkz. Nevres).
NEVRİYE: (AR) Işıkla, parlaklıkla, aydınlıkla ilgili.
NEVSALE: (FAR) Genç, taze, küçük.
NEVZENİN: (FAR) Yeni tarz yeni yöntem.
NEYYİRE: (AR) Nurlu, parlak. Işıklı cisim. Güneş.
NEZAFET: (AR) Temizlik, paklık.
NEZAHAT: (AR) Temizlik, paklık. İncelik, rikkat.
NEZAKET: (FAR) Naziklik. Zariflik, incelik. Terbiye. Ehemmiyet.
NEZİHE: (AR) Temiz, pak.
NEZİRE: (AR) Birini doğru yola yöneltmek için Allah'ın azabıyla gözdağı vererek korkutmak. Adak, dilek, tahsis. Kendisini Allah yoluna adayan kişi.
NİDA: (AR) Çağırma, bağırma, seslenme. Ses verme.
NİGAH: (FAR) Bakış, bakma. Göz.
NİGAR: (FAR) Resim. Resmedilmiş, resmi yapılmış. Put. Sevgili.Türk musikisinde bir makam.
NİHAL: (FAR) Sevgili. Taze, düzgün fidan, sürgün.
NİHAN: (FAR) Gizli, saklı. Bulunmayan, görünmeyen.
NİHAYET: (AR) Son. Sonunda.
NİL: (AR) Çivit otu. Mısır'dan geçen Akdeniz'e dökülen meşhur nehir.
NİLAY: (AR) İki nil. Seyhan ve Ceyhan nehirleri. Fırat ve Dicle nehirleri.
NİLGÜN: (FAR) Çividî, çivit renginde, lacivert.
NİLHAN: (AR) Nil havzası hanlarından.
NİLSU: (TR) (bkz. Nil).
NİLÜFER: (FAR) Çiçek adı.
NİMET: (AR) İyilik, lütuf, ihsan, bahşiş. Azık, yiyeceğe, içeceğe dair şeyler. Saadet, mutluluk.
NİMRE: (AR) Dişi kaplan.
NİSA: (AR) Kadınlar.
NİSAN: (SÜRYANİCE) Bolluk, bereket, cömertlik. İlkbaharın 4. ayı. Sur.
NUR: (AR) Aydınlık, parıltı, parlaklık, niran.
NURAL: (AR-TR) Nur, ışık al, ışıklı ol.
NURALEM: (AR) Evrenin nuru, alemi aydınlatan.
NURAN: (FAR) Işıklı. Nurlu, nura ait.
NURAY: (AR-TR) Işık saçan ay. Ayın en çok ışık saçtığı dönem.
NURBANU: (AR-FAR) Nur yüzlü hanım, gelin, prenses. Nur ve banu'dan birleşik isim.
NURBAY: (AR-TR) Nurlu, aydınlık kimse.
NURCAN: (AR-TR) Canlı, neşeli, hayat dolu.
NURCİHAN: (AR-FAR) Cihan'ın nuru, ışığı. Dünyaya ışık saçan.
NURÇİN: (AR-FAR) Nur toplayan, ışık derleyen,
NURDAN: (AR-TR) Nur'a ait, nurdan yapılmış.
NURDANAY: (AR-TR) (bkz. Nurdan).
NURDİL: (AR-FAR) Nurlu, ışıklı gönül.
NURDOĞAN: (AR-TR) Nurlu insan.
NUREFŞAN: (AR-FAR) Aydınlık veren, ortalığı (bilgi yelpazesi.net) ışık içinde bırakan.Nur ve efşan kelimelerinden birleşik isim.
NUREL: (AR-TR) Nurlu el.
NURFER: (AR-FAR) Işık ve aydınlık.
NURFİDAN: (AR-FAR) Taze ve pırıl pırıl genç, zarif hanım.
NURGÖK: (AR-TR) Nurlu, aydınlık gökyüzü.
NURGÜL: (FAR) Gülün en parlak olanı.
NURGÜN: (AR-TR) Nurlu gün, ışıklı gün. Günün ve bütün hayatın nurlu parlak olması.
NURHAN: (AR-TR) Nur'un yöneticisi, hakimi.
NURHİLAL: (AR) (bkz. Nuray).
NURİYE: (AR) Nura ait, nurla ilgili.
NURİNİSA: (AR) Nurlu kadın.
NURIŞIK: (AR-TR) Bol ışık, aydınlık.
NURMAH: (FAR) Işıklı ay, ay gibi güzel ve nurlu.
NURMELEK: (AR) (bkz. Melek).
NURNİGAR: (AR-FAR) Işıklı, aydınlık, sevgili.
NURPERİ: (AR-FAR) Işıklı, peri kadar güzel.
NURSABAH: (AR) Aydınlık sabah.
NURSAÇ: (AR-TR) Işık saç, aydınlat.
NURSELİ: (AR-TR) (bkz. Nursel).
NURSEMA: (AR) Işıklı, aydınlık gökyüzü.
NURSEN: (AR-TR) Nurlu, ışıklı, kişi, insan.
NURSENİN: (AR-TR) (bkz. Nursen).
NURSER: (AR-FAR) Nurlu, aydınlık, münevver kafalı insan.
NURSEREN: (AR) (bkz. Nurser).
NURSEV: (AR-TR) Işığı sev.
NURSEVİL: (AR-TR) (bkz. Nursev).
NURSİM: (FAR) Aydınlık ve gümüş gibi parlak.
NURSİMA: (FAR) Işıklı, aydınlık yüz.
NURSİNE: (FAR) Işıklı, aydınlık yürek.
NURSU: (AR-TR) Nurlu su.
NURSUN: (AR-TR) (bkz. Nurser).
NURŞAH: (FAR) Parlak hükümdar.
NURŞEN: (FAR) Çok çok ışıklı, neşeli insan.
NURTANE: (AR-TR) Nurlu, biricik insan.
NURTEK: (AR-TR) (bkz. Nurtane).
NURTEN: (AR-TR) Beyaz, parlak, ten.
NURVEREN: (AR-TR) (bkz. Nursun).
NURZER: (AR) Altın gibi parlak ışık, altın ışık.
NUSRET: (AR) Yardım. Allah'ın yardımı. Zafer, muzafferiyet. Basan, üstünlük.
NÜKHET: (AR) Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, manalı sözler. Koku.
NÜVE: (AR) Çekirdek.
NÜVİDE: (FAR) Müjde, muştu. Hayırlı haber.
NÜZHET: (AR) Neşe, eğlence, eğlence yerlerini seyredip gezme. Sevinç, ferahlık.
|
>>>TIKLAYIN<<<
|