|
hayatın içinden bilgiler > isimler sözlüğü, isimler ve anlamları > erkek isimleri ve erkek isimlerinin anlamları
S HARFİ İLE BAŞLAYAN ERKEK İSİMLERİ VE ERKEK İSİMLERİNİN ANLAMLARI (İSİMLER SÖZLÜĞÜ)
SAADEDDİN / SAADETTİN : (AR) Dinin uğurlu ve kutlu kişisi.
SABAHADDİN / SABAHATTİN : (AR) Dinin güzelliği.
SABİ: (AR) Yedinci.
SABİH: (AR) Güzel, şirin.
SABİR: (AR) Sabreden, tahammül eden, Katlanan sabırlı. Acele etmeyen.
SABİT: (AR) Değişmeyen, kımıldamayan. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
SABRİ: (AR) Sabırla ilgili, sabra ilişkin.
SACİD: (AR) Secde eden, alnını yere koyan.
SADAK: (TR) Ok koymaya yarayan meşin torba. Sabah yeli.
SADIK: (AR) Doğru gerçek hakiki, yalan olmayan, sahte olmayan. Sadakatli, samimi, bağlı.
SADIR: (AR) Hayrette kalan, şaşıran.
SADIRAY: (AR) (bkz. Sadır).
SADİ: (AR) Mutlulukla, uğurla ilgili, uğurlu.
SADREDDİN / SADRETTİN : (AR) Dinin önderi, başı, ileri kişisi.
SADRİ: (AR) Göğüsle ilgili, göğse ait. Anneye nisbetle çocuk.
SADULLAH: (AR) Tanrının kutlu, talihli kıldığı kimse.
SADUN: (AR) Mübarek, kutlu, uğurlu.
SAFA: (AR) Üzüntü ve kederden uzak olma, endişesizlik, rahat huzur, iç ferahlığı. Eğlence. Saflık, berraklık.
SAFER: (AR) Hicri takvimde ikinci ay, sefer. Temiz yürekli, dürüst kimse.
SAFFET: (AR) Saflık, temizlik, arılık, (bkz. Safvet).
SAFİ: (AR) Katışıksız, katıksız, halis, temiz. Yalnız, sadece, sırf. Kesintilerden sonra kalan kısım, net.
SAFİH: (AR) Gökyüzü. Yassı ve düz halde bulunan şey.
SAFİR: (İBR) Mavi renkli, değerli bir süs taşı, göktaşı.
SAFVET: (AR) Saflık, temizlik, paklık, arılık, halislik.
SAFVETULLAH: (AR) Hz. Muhammed'in isimlerinden.
SAĞAN: (TR) Hızlı uçan, uzun dar kanatlı küçük kuş.
SAĞANALP: (TR) (bkz. Sağan).
SAĞBİLGE: (TR) Hekim, doktor.
SAĞCAN: (TR) Sağlıklı kimse.
SAĞINÇ: (TR) Emel, istek, amaç, düşünce.
SAĞIT: (TR) Silah.
SAĞLAM: (TR) Hasta veya sakat olmayan. Kolayca hasara uğramayan, bozulmayan, dayanıklı. Doğru, gerçek, sahih. Güvenilir, emin. Mutlaka, muhakkak, herhalde.
SAĞLAMER: (TR) (bkz. Sağlam).
SAĞMAN: (TR) Sağlıklı kimse. Eksiksiz, kusursuz, güvenilir.
SAĞUN: (TR) Saygın, kutsal.
ŞAHİN: (AR) Kadın. Sık. Katı, pek.
SAHİR: (AR) Gece uyumayan, uykusuz.
SAİB / SAİP : (AR) Hedefe doğru ulaşan. İsabetli olan, doğru olan, hata etmeyen.
SAİD / SAİT : (AR) Mübarek, kutlu, uğurlu. Mübarek, mesut.
SAİK: (AR) Sevk eden, götüren. Süren sürücü.
SAİM: (AR) Oruç tutan kimse, oruçlu.
SAİR: (AR) Seyreden, hareket eden, yürüyen.
SAKIB / SAKIP : (AR) Delen, delik açan. Çok parlak.
SAKİ: (AR) Su veren, su dağıtan. Kadehle içki sunan.
SAKMAN: (TR) Uyanık, akıllı kimse. Sessiz sakin kimse.
SALAH: (AR) Düzelme, iyileşme, iyilik. Barış. Dine olan bağlılık.
SALAHADDİN / SELAHATTİN: (AR) Dinine bağlı kimse.
SALAR: (FAR) Baş, kumandan, başbuğ, önder.
SALAT: (AR) Namaz.
SALCAN: (TR) (bkz. Salar).
SALİH: (AR) Yarar, yakışır, elverişli, uygun. Salahiyeti bulunan, yetkili.
SALIK: (TR) Haber, bilgi. Haberci.
SALIKBEY: (TR) (bkz. Salık).
SALİM: (AR) Hasta veya sakat olmayan, sağlam.Ayıpsız, kusursuz, noksansız. Korkusuz, endişesiz, emin.
SALMAN: (TR) Başıboş, serbest, özgür.
SALTAR: (TR) Tek, yalnız. Yalnız başına giden. Temiz, saf.
SALTI: (TR) Gezgin, yolculuk eden.
SALTIK: (TR) Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak.Salıverilmiş, bırakılmış, azat edilmiş, özgür.
SALTUK: (TR) Erzurum ve yöresinde Selçuklular devrinde Saltuklular beyliğini kuran Türk beyi Emir Saltuk (1072).
SALTUKALP: (TR) (bkz. Saltık).
SALUR: (TR) Kılıç. Oğuzların Üçok boyuna bağlı bir Türk kabilesi.
SAMED / SAMET : (AR) Hiç kimseye veya şeye ihtiyacı olmayan.
SAMİ: (AR) İşiten, duyan dinleyen. Dinleyici.Yüksek, yüce.
SAMİH: (AR) Cömert, eli açık.
SAMİM: (AR) Bir şeyin merkezi, içi, asli kısmı.
SAMİN: (AR) Sekizinci.
SAMİR: (AR) Meyveli, meyva veren.
SANAL: (TR) Adın duyulsun, ün kazan.
SANALP: (TR) (bkz. Sanal).
SANAT: (AR) Sanat, ustalık, hüner, marifet.
SANAY: (TR) Ay san.
SANBAY: (TR) Ünlü kimse.
SANBERK: (TR) Gücüyle tanınmış, ün yapmış.
SANCAKTAR: (TR) Sancak taşıyan kimse. Sancak taşıma görevlisi.
SANCAR: (TR) Kısa kama. Saplar, batırır, yener. Selçuklu sultanlarından birisinin adı.
SANİ: (AR) İkinci. Yapan, işleyen, meydana getiren.
SANİH: (AR) Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
SANVER: (TR) (bkz. Sanal).
SARAÇ: (AR) Koşum, eğer takımlarıyla benzeri şeyler yapan veya satan kimse. Meşin üzerine süsleme yapan kimse.
SARDUÇ: (TR) Bülbül.
SARGAN: (TR) Çorak yerlerde biten bir ot. Bir tür balık.
SARGIN: (TR) Candan, içten, yürekten. Çekici cazibeli.
SARGINAL: (TR) (bkz. Sargın).
SARGUT: (TR) İhsan, bağış, ödül.
SARIALP: (TR) Sarışın yiğit.
SARICABAY: (TR) (bkz. Sarıalp).
SARİF: (AR) Sarfeden, harcayan. Değiştiren.
SARİH: (AR) Açık, meydanda. Belli, hüveyda. Saf, halis.
SARİM: (AR) Keskin, kesici.
SARP: (TR) Çetin, sert, şiddetli. Dik, çıkılması ve geçilmesi zor.
SARPER: (TR) Sert, güçlü erkek.
SARPHAN: (TR) (bkz. Sarper).
SARPKAN: (TR) Sert, güçlü soydan gelen.
SARTIK: (TR) Azad olunmuş, salıverilmiş, özgür.
SARU: (TR) Sarı benizli, tenli insan.
SARUCA: (TR) Sarı benizli, tenli insan.
SARUHAN: (TR) Harizm'den gelip Anadolu'ya yerleşen Saruhanoğulları beyliğinin kurucusu.
SARVAN: (TR) Deve süren, deveci.
SATI: (TR) Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
SATIBEY: (TR) (bkz. Satı).
SATIKBUĞRA: (TR) (bkz. Satılmış, Buğra).
SATILMIŞ: (TR) Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk, satı.
SATUK: (TR) (bkz. Satılmış).
SATVET: (AR) Ezici kuvvet, zorluluk.
SAV: (TR) Söz, haber, dedikodu. İleri sürülerek savunulan düşünce. Sağlam. Şöhret, ün.
SAVAŞ: (TR) İki taraf teşkilat, ülke veya ülkeler topluluğu arasında meydana gelen silahlı vuruşma, cenk, muharebe, harb. Doğuş, kavga. Mücadele uğraş.
SAVAŞER: (TR) Savaşan asker, insan, savaşçı.
SAVAT: (TR) Gümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
SAVER: (TR) Sağlam, zinde, güçlü erkek.
SAVGAT: (TR) Hediye, armağan, bahşiş, ihsan.
SAVLET: (AR) Şiddetli saldırı, hücum.
SAVNİ: (AR) Koruma, gözetme ile ilgili.
SAVTEKİN: (TR) (bkz. Sav).
SAVTUNA: (TR) Sözünde duran kimse.
SAVTUR: (TR) Sağlıklı kal, hoşça kal.
SAYAR: (TR) Saygılı, hürmet eden.
SAYE: (FAR) Gölge. Sahip çıkma, koruma, siyanet. Yardım.
SAYFİ: (AR) Yaza ait, yazla ilgili.
SAYGIN: (TR) Saygı gören, sayılan, hatırlı.
SAYGUR: (TR) (bkz. Saygın).
SAYHAN: (TR) Adaletli yönetici, hükümdarların adili, ölçülüsü.
SAYIL: (Tür.) Saygı gör, sözün dinlensin, değerin artsın. Değerli, saygıdeğer.
SAYILGAN: (TR) Kendini saydıran, saygın kimse.
SAYKAL: (TR) Düz, düzgün, pürüzsüz. Gösterişli.
SAYKUT: (TR) Uğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.
SAYMAN: (TR) Hesap işleriyle uğraşan kimse.
SAYRAÇ: (TR) Öten, cıvıldayan, şakıyan.
SAYRAK: (TR) (bkz. Sayraç).
SAYYAD / SAYYAT : (AR) Avcı.
SAZAK: (TR) Kuvvetli ve soğuk esen yel. Soğuk yelle birlikte yoğun hafif kar. Küçük pınar, kaynak.
SEBAT: (AR) (bkz. Sabit).
SEBATI: (AR) Sebatlık, sözünde kararında durma. Sebatlı, sözünde duran.
SEBİH: (AR) Yüzme, yüzüş.
SEBİL: (AR) Yol, büyük cadde. Su dağıtılan yer. Hayır için parasız dağıtılan su.
SEBÜK: (TR) Hafif, yeğni. Çabuk hızlı. Ağırbaşlı olmayan. Sevgili, aziz.
SEBÜKALP: (TR) Hızlı, atak, yiğit.
SEBÜKTEKİN: (TR) (bkz. Sebük).
SECAHAT: (AR) Yumuşak huyluluk.
SECAVEND: (FAR) Kur'an-ı Kerim'i manasına uygun olarak okumak için konulan durak işaretleri.
SECCAC: (AR) Çağlayan. Küçük şelale.
SECİYE: (AR) Yaratılış, huy, karakter tabiat. İyi huy.
SEÇKİN: (TR) Seçilmiş, ayrılmış benzerlerinden üstün olduğu için ayrılmış, mümtaz, güzide.
SEÇKİNER: (TR) (bkz. Seçkin).
SEDAD / SEDAT : (AR) Doğruluk, hak. Doğru ve haklı.
SEFA: (AR) Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. Eğlence, zevk, neşe.
SEFER: (AR) Bir yerden bir yere gitme, yolculuk, seyahat. Savaş hazırlığı. Savaşa gitme. Harp, savaş. Gemilerin kalktıkları limana tekrar dönünceye kadar yaptıkları fiil. Defa, kere.
SEFİR: (AR) El içi. Yabancı diplomat
SEHA: (AR) Sehavet, kerem, cömertlik.
SEHHAR: (AR) Kuvvetle kendine çeken, büyüleyici.
SELAHADDİN / SELAHATTİN : (AR) Dinine bağlı kimse.
SELAMİ: (AR) İyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.
SELÇUK: (TR) Güzel konuşma yeteneği olan. XI. Anadolu, Kafkaslar ve Orta Doğu'da imparatorluk kuran Türk topluluğunun hükümdarı.
SELİL: (AR) Yeni doğmuş erkek çocuğu, ilker.
SELİM: (AR) Kusuru, noksanı olmayan, sağlam, doğru. Tehlikesiz, zararsız, kurtulmuş. 3. Temiz, samimi.
SELMAN: (AR) Barış içinde bulunma, huzur, erinç.
SELMİ: (AR) Barışla ilgili, barışçıl.
SEMAVİ: (AR) Semaya mensup, sema ile ilgili.
SEMİ: (AR) İşiten, işitme kuvveti olan. Allah'ın isimlerinden.
SEMİH: (AR) Eli açık, cömert.
SEMİN: (AR) Pahalı, kıymetli. Çok değerli.
SEMİR: (AR) Arkadaş. Nitelikli. Yamaç, dağ silsilesi.
SENA: (AR) Övgü ile ilgili. Şimşek (bilgi yelpazesi.net) parıltısı.
SENİH: (AR) Süs, bezek. İnci.
SERALP: (TR) Baş yiğit.
SERBÜLEND / SERBÜLENT : (FAR) Başta gelen, yüce üstün. Türk müziğinde eski bir makam, zamanımızda örneği yoktur.
SERDAR: (FAR) Başkumandan, başbuğ. Sefer zamanında padişah yerine ordunun başında sefere giden veziri azamlara verilen unvan.
SERDENGEÇTİ: (TR) Fedai, akıncı, yiğit.
SERDİNÇ: (FAR-TR) Başı dinç, sakin, rahat, huzurlu.
SERGEN: (TR) Raf. Vitrin. Tepelerdeki düzlük yer. Yorgun, perişan.
SERHAD / SERHAT: (FAR-AR) Hudut, sınır, sınırbaşı; iki devlet arasındaki sınır boyu.
SERHAN: (AR) Hanların başı. Kurt, canavar. Baş okuyucu, şarkıcı başı.
SERHENK: (FAR) Çavuş. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.
SERHUN: (FAR) Asil kan, soylu kan.
SERİ: (AR) Çabuk, hızlı.
SERİM: (TR) Serme işi. Sabırlı. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad.
SERİMER: (TR) Sabırlı kimse.
ŞERİR: (AR) Taht. Yatacak yer.
SERKAN: (FAR-TR) Soylu kan, başkan.
SERKUT: (FAR) Mutlu, talihli, kutlu insan.
SERMED / SERMET: (AR) Ebedilik, ebediyet, sonsuzluk.
SEROL: (FAR-TR) Önder ol, baş ol.
SERTAÇ: (FAR) Baştacı, çok sevilen, sayılan.
SERTEL: (TR) Sert, katı, acımasız el.
SERTER: (TR) Katı, sırt, acımasız.
SERTUĞ: (TR) Baş tuğ.
SERVER: (FAR) Baş, başkan, reis, ulu.
SERVET: (AR) Zenginlik, varlık. Zenginliği meydana getiren mal, mülk, para.
SETTAR: (AR) Örten. Günahları, ayıpları gizleyen.
SEVGEN: (TR) E Sevmiş, seven.
SEYFEDDİN / SEYFETTİN : (AR) Dini koruyan, dinin kılıcı.
SEYFİ: (AR) Kılıçla ilgili kılıç şeklinde. Askerlikle ilgili. Askeri.
SEYFULLAH: (AR) Allah'ın kılıcı.
SEYHAN: (AR) Ürdün'ün ötesinde Hz. Musa'nın mezarının bulunduğu şehir. Adana ovasını yararak İskenderun körfezine dökülen nehir.
SEYHUN: (TR) (bkz. Seyhan).
SEYİDHAN / SEYİTHAN : (AR) Hanların başı, önderi.
SEYLAB / SEYLAP : (FAR) Sel, sel suyu.
SEYLAN: (AR) Akma, akış.
SEYRAN: (AR) Gezme, bakıp seyretme.
SEYYİD / SEYYİT / SEYİT : (AR) Bir topluluğun ileri gelen kişisi, lider. Hz. Peygamber'in soyundan olan kimse.
SEZA: (FAR) Münasip, uygun, yaraşır.
SEZAİ: (FAR) Uygun yaraşan, münasip.
SEZAL: (TR) Sezgili.
SEZEN: (TR) Duyan, hisseden, anlayan, sezgili.
SEZER: (TR) Duyar, hisseder, anlar.
SEZGEN: (TR) Sezen, hisseden, duyan.
SEZGİ: (TR) Sezme kabiliyeti, seziş. Deneme ve akıl yürütme sonucu olmayıp doğrudan bilme, anlama ve kavrama.
SEZGİN: (TR) Sezme yeteneği olan, duygulu anlayışlı.
SEZGİNAY: (TR) (bkz. Sezgin).
SEZMEN: (TR) Sezen, anlayan kimse.
SIBGATULLAH / SEBGATULLAH : (AR) Yaratıcı gücü, kuvveti olan Allah'ın kulu.
SIDAL: (TR) Güç, kuvvet, dayanıklılık. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. Öfkeli, sinirli.
SIDAM: (TR) Sade, yalın, düz, süssüz.
SIDAR: (TR) Dayanıklı.
SIDDIK: (AR) Çok doğru olan, hiç yalan söylemeyen. Hakikati kabul eden ve onaylayan kişi.
SIDKI / SITKI : (AR) İç, yürek temizliğiyle, doğrulukla ilgili.
SIRALP: (TR) Sır saklayan yiğit.
SIRAT: (AR) Yol, yön.
SIRATULLAH: (AR) Dosdoğru yol. Allah'ın yolu.
SIRRI: (Ar.) Sırla ilgili, sırra ait. Mistik.
SİYAMİ: (AR) Oruç tutan, oruçlu, kötülükten kaçınan.
SİNA: (AR) Arap yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yanmada. Bu yarımadada bulunan dağ.
SİNAN: (AR) Mızrak, süngü vb. silahların sivri ucu.
SİPAHİ: (FAR) Osmanlı İmparatorluğu'nda tımar sahibi atlı asker.
SİRAC: (FAR) Işık meşale, kandil, çerağ.
SİRACEDDİN / SİRACETTİN: (AR) Dinin kandili, dinin verdiği aydınlık, ışık, ışıklandıran, aydınlatan.
ŞİRAN: (AR) Kaleler, hisarlar.
SİRER (FAR) Tok, doymuş. Eli açık.
SİRET: (AR) Bir kimsenin hal ve hareketleri, tabiatı ahlak ve karakteri. Hal ve gidiş.
SOMEL: (TR) Doğru, katışıksız, güçlü el.
SOMER: (TR) Doğru, katışıksız güçlü kimse.
SONALP: (TR) Sonuncu, son doğan yiğit, erkek çocuk.
SONAT: (TR) Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
SONAY: (TR) Ay'ın son günleri.
SONER: (TR) (bkz. Sonalp).
SONGUR: (TR) Şahin. Ağır, hantal.
SONGURHAN: (TR) (bkz.Songur).
SONGÜN: (TR) Sonuncu, son olan. Eğilim, yetenek.
SORGUN: (TR) Bir tür söğüt ağacı. Sıtkı, sert. Çok uzun ve güzel saç.
SOYSAL: (TR) Uygar, medeni.
SOYSALDI: (TR) Soyu genişledi, tanındı.
SOYSALTÜRK: (TR) Uygar Türk.
SOYSAN: (TR) Tanınmış soy.
SOYSELÇUK: (TR) Selçuklu soyundan.
SOYTEKİN: (TR) Cesur, yiğit. (bkz. Tekin).
SOYUER: (TR) Yiğit soydan gelen.
SOYURGAL: (TR) İhsan, bağış, hediye, armağan.
SÖKMEN: (TR) Yiğitlere verilen san.
SÖKMENER: (TR) Yiğit kimse.
SÖKMENSU: (TR) Yiğit asker, yiğit subay.
SÖNMEZ: (TR) Parlaklığım, ışığını hiç yitirmeyen, her zaman canlı.
SÖNMEZALP: (TR) Parlaklığım, ışığını hiç yitirmeyen yiğit.
SÖZEN: (TR) Söylev veren, güzel konuşan hatib.
SÖZER: (TR) Sözünde duran.
SÖZMEN: (TR) Güzel, etkili konuşan kimse.
SUAD / SUAT: (AR) Mutlulukla, saadetle ilgili, mutlu.
SUAVİ: (AR) Herkesin işine koşan, yardım eden.
SUAY: (TR) Suya düşen (bilgi yelpazesi.net) ay.
SUBAHİ: (AR) (bkz. Subhi).
SUBHİ / SUPHİ : (AR) Sabah vakti, şafak ile ilgili.
SUBUTAY: (TR) Cengiz Han'ın ünlü Moğol generalinin adı.
SUDİ: (AR) Yararlı, faydalı, kazançlı.
SUFİ: (AR) Tasavvuf erbabı, mutasavvıf.
SUHAN: (TR) Suyun hakimi, su kaynaklarının yönetimini elinde bulunduran.
SULHİ: (AR) Barışa özgü, barışla ilgili, barışçı.
SUNAY: (TR) Ay'ı sun, getir. Sun ve ay kelimelerinden birleşik isim.
SUNER: (TR) Sunucu, sunan.
SUNGU: (TR) Armağan, bağış, ihsan.
SUNGUN: (TR) Yetenek. Bağış, ihsan.
SUNGUR: (TR) Sakin, soğukkanlı (kimse). Akdoğan.
SUNGURALP: (TR) Soğukkanlı ve doğankuşu gibi güçlü, yiğit.
SUNGURBAY: (TR) (bkz. Sunguralp).
SUNGURTEKİN: (TR) (bkz. Sunguralp).
SUNULLAH: (AR) Allah'ın yarattığı.
SUYURGAL: (TR) İhsan, bağış, hükümdarca bağışlanan dirlik.
SUALP: (TR) Güçlü, yiğit asker.
SÜEL: (TR) Asker eli.
SÜER: (TR) Yiğit asker.
SÜERDEM: (TR) Erdemli asker.
SUERGİN: (TR) Olgun asker.
SÜERKAN: (TR) Soylu kandan gelen asker.
SÜERSAN: (TR) Yiğitliğiyle ünlü asker.
SÜHA: (AR) Büyükayı takım yıldızının en küçük yıldızı.
SÜHAN: (FAR) Söz, lakırdı. Şiir.
SÜHEYL: (AR) E Sema'nın güney yarımküresinde bulunan sefineyi Nuh burcundaki parlak ve büyük yıldızın adı.
SÜLASİ: (AR) Üçlü, üç şeyden meydana gelen.
SÜLEYMAN: (AR) İbranice "huzur, sükun". Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberden biri.
SÜMER: (TR) Eski tarihlerde aşağı Mezopotamya'da yaşamış olan bir kavim.
SÜMRE: (AR) Esmerlik, karayağızlık.
SÜPHAN: (TR) Doğu Anadolu'da Van gölünün kuzey kıyısındaki sönmüş volkan.
SÜREHA: (AR) Saf ırklar.
SÜREYYA: (AR) Ülker yıldızı, pervin.
SÜRURİ: (AR) Sevinçle, neşeyle ilgili.
|
>>>TIKLAYIN<<<
|